Bozkır

Bir süredir kayıp olan Tayfun isimli çocuk ölü bulunur. Seyfi ve Nuri Pamir cinayeti araştırmaya başlar. Bu soruşturma onları şehrin en zengin adamlarından Abbas Bey ve kızı Dilara'ya götürür.

Cinayet intikam hırsıyla işlendiğinden Seyfi ve Nuri Pamir'in aklına Sabahattin gelir. Onu cinayetle ilgili sorgularlar. Seyfi'nin eşi Müesser kasabaya gelir.

Sabahattin ölmeden önce bir numara arar. Polis numarayı tespit eder ve Tamer'in numarası olduğu ortaya çıkar. Seyfi ve Nuri Pamir, Dilara ile konuşur, Önce inkar eder ama sonra onlara gerçeği anlatır.

Her katil, yaşadığı yere benzer. Mesleğinde deneyimli başkomiser Seyfi ile genç, delidolu ve çaylak polis Nuri Pamir şehirde bir çocuk cinayetini ile karşı karşıya kalırlar. Bu cinayet onları şehrin nüfuzlu iş adamı Abbas Bey ve kızı Dilara’ya götürür. “Paslanmış kafesler, gören ve susan diller, küçük bir şehrin zulasında cinayetler. Cehennem var mı yok mu? Bozkır’ın söyleyecekleri var.”

Seyfi ve Müesser evlilikleri konusunda karşı karşıya gelir.

Emniyet müdürü Seyfi'nin istifasını kabul etmez.

Bulunan çocuk Dilara'yı görünce şarkı söylemeye başlar, çocuk ilk kez konuşmuştur. Nuri Pamir ve Seyfi gizli yeri bulur.

Seyfi gitgide daha da sinirlenmeye başlar. Bu arada, herkesin aradığı araba olduğu ortaya çıkan bir araç açık alanda yanmış olarak bulunur.

Ben, Katil… Olayları bu sefer katilin gözünden takip ederiz…

Fikret, Abbas'ı arar ve onu tehdit eder. Emniyet müdürü, Nuri Pamir ve Seyfi'yi soruşturmadan çıkarır ama Seyfi onları katile götürebilecek bir ipucu bulur.